hayatı döneminin şablonu gibi bir şey. o ne demek oluyor? şöyle ki, kronolojik olarak bakarsak, putları kırması, tanrı'yı araması, oğlunu kurban vermeye kalkması vs. vs. (şu an aklıma gelen şeyler) döneminin adeta bir şablonu.
şöyle ki, ibrahim gelene kadar anladığım kadarıyla tek tanrılı bir inanç uzun zamandır yok. ondan önce gelen peygamberler de olmuş ama etkisi ibrahim kadar olmamış demek ki. onun döneminde ciddi bir puta tapınma var. daha doğrusu tek tanrı diye bir inanç yok. tanrı nasıl bir tane olabilir? bir tane tanrı nasıl her şeye yetişebilir? hem de cinsiyeti de mi yokmuş? bize benzemiyor muymuş? o dönem için ciddi sorunlar bunlar.
gelelim işin tanrı'yı arama hikayesine. önce yıldızlardan bahsediyor. ama sabah olunca sönüp gidiyorlar diye tanrı olamazlar diyor. sonra ay ve güneş geliyor sırayla. batan şeyleri sevmem, tanrı batmaz diyor. bu da demek oluyor ki, doğaya olan inanç, panteizm diyebiliriz buna sanırım, döneminde en az putlar kadar çok yaygın bir inanış şekli. anadolu'da bir uygarlıkta yaşadığı belli.
zaten mekanı urfa'ymış.
gelelim oğlunu kurban vermesine. bu da bir şablon aslında. allah'ın insanları kurban etmeyin, edecekseniz hayvan kurban edin amaçlı bir kurgusu diyebiliriz buna. çünkü malumunuz o dönemlerde ciddi bir insan kurban etme ritüeli vardı.
şimdi buna ibrahim'in sarsılmaz inancı da diyebilirsiniz elbette ama ben olaya bu açıdan, daha geniş bir çerçeveden bakmak istiyorum. tabii ki işin içinde ibrahim'in sarsılmaz inancı da var ama asıl hikaye şurada. insan kurban etmeyin.
insan kurban etmek, her zaman tercih edilmese de hititler'de bile görülen bir mevzu. açık açık bir kanıtı yok ama iması var diyeyim. uzun bir dönem de devam etmiş.
neyse, gelelim mevzu bahis hikayeye. ilginçtir ki ibrahim'in hikayesi de bir hükümdarın, adı nemrut, gördüğü rüya ile başlıyor. rüya yorumcuları, rüyasının kavminden birisinin onun saltanatını bitireceği manasına geldiğini söyleyince klasik senaryo işleniyor. doğan bebekler katlediliyor.
şimdi burada kısa bir es vereceğim. koca hükümdar olmuşsunuz gerçekten bebek katletmekten başka yaratıcı çözümler bulamayacak kadar sığ herifler misiniz kardeşim ya? biriniz de daha orijinal bir fikirle gelsin.
neyse, nemrut, musa ve firavun'dan önce yaşadığı için bu mevzunun fikir babası sayılarak bu sitemden payına düşeni almasa da olur.
devamm. ibrahim'in annesi hamile kalır. bu arada babası putperesttir. bazı kişiler üvey babası diyor ama o kadarını bilemicem. annesi, hamileliğini gizler ve doğum zamanı şehrin dışındaki bir mağarada bebeği doğurur, orada bırakır. her gün gider, besler, bakar vs vs.
ibrahim büyür. tanrı'yı arama mevzusuna girer. denilen odur ki, o aslında en başından beridir allah'ı bilmekte idi ama şablonu yerine oturtmak için bu sorgulamayı yapmalıydı. onu da bilmiyorum.
en sonunda doğadaki hiçbir şeyin inandığı allah'tan büyük olmadığını fark eder. onları da o yaratmıştır.
gelelim putları yıkmasına. gider elinde balta ile hepsini kırar. sadece en büyüğünü bırakır ve baltayı onun boynuna asar. tabii sorgulamada bunu neden yaptın diye sorulunca, ben yapmadım, en büyük put yaptı, balta onda, gidin ona sorun der. onlar da ona, putların konuşamayacağını söyleyince sizinle konuşamayan, sizi duyamayan varlıklara niye taparsınız diye sorar.
buradaki felsefeyi anlatacak donanımda birisi değilim. o yüzden yorum yapmıyorum.
tabii nemrut her dinsiz imansız hükümdar gibi hadi ordan deyip ibrahim'i idam ettirmeye karar verir. malumunuz mancınıkla şehrin göbeğindeki ateşe atacaktır onu. ibrahim'in allah'a karşı olan sarsılmaz inancı ve güveni sonucu ateş suya, odunlar da balığa dönüşür. ya da gül bahçesine bilemiyorum. belki de bu semboliktir. bu hikayedeki anafikir, allah'a olan sarsılmaz güveniniz sizi yarı yolda bırakmaz demek. teferruata çok da takılmamak gerek.
sonra bir mevzu oluyor sanırım, oraları bilmiyorum, ibrahim karısı sare ile mısır'a gidiyor. bu arada ikisinin de çocukları olmuyor. mısır'da da firavun, ibrahim 'in karısına göz koyuyor. ibrahim de bir sebepten dolayı karısını, kız kardeşi olarak tanıtıyor. firavun, hatun boştaysa ben alayım diyerek sare'yı haremine alamıyor ama ona dokunamadan başına bir sürü iş geldiği için sare'yi göndermeye karar veriyor. uğursuz bunlar diye düşünüyor. işte ibrahim'e para falan vermiş diyolar bilemiyorum, tevrat'a mı giriyor burası? o sırada sare'de cariyesi hacer'i, ibrahim'e hediye ediyor. çünkü çocukları olmuyor.
işte, allah'a kurban edilecek olan ismail, hacer'den doğuyor. burada yine hem ibrahim 'in güveni test ediliyor hem de insanlara, insan kurbanı bitsin, hayvan kurban verin mesajı geliyor. mevzuyu biliyorsunuz, tam oğlunu kesecekken gökten cebrail ile bir koç iniyor, onu değil bunu kes diyor. burda bir de ismail'in de güveni test ediliyor bu arada. ne denir ona? allah'a olan teslimiyeti diyebiliriz sanırım. bizde şu sıralar o pek yok mesela. çoğumuzda.
hikayeye devam. bu arada sare'de hamile kalıyor.
(bkz: hz. ishak) ve hacer'i kıskanmaya başlıyor ve kocasından onu göndermesini istiyor.
ibrahim, hacer ve oğlu ismail'i götürüp mekke'de bir çöle bırakıyor. (burada da bir allah'a teslimiyet mevzusu var ama ben nedense çok sinirlendim. yorum yapmak istemiyorum.)
tabii allah onları orada koruyor, kolluyor vs. vs.
kabe inşa ediliyor (kabe neden ve ne amaçla inşa ediliyor çok bilgim yok, birkaç tahminim var ama konu hakkında fazla bilgim olmadan bol keseden sallamak istemiyorum), sünnet olayı hz. ibrahim ile başlıyor (sünnetin amacını da bilmiyorum, araştırmak lazım) bildiğim kadarıyla namaz da hz. ibrahim ile geliyor. (sümerlerden kalma namaza benzer hareketlerle ibadet eden heykelcikler vardır. ibrahim de sümerler döneminde yaşamıştır. bunu hangi taraftan anlamak isteyen oradan anlar.)
peygamberlerin babası olarak geçer. ishak'ın soyundan yahudilerin, ismail'in soyundan müslümanların geldiği söylenir ancak kuran der ki;
"ibrahim, ne yahudi, ne de hıristiyandı; fakat o, allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi."
bu şu demek. hristiyan ya da yahudi diye bir şey yok aslında. hep tek bir din vardı. o da her daim islam'dı. ama zamanla öğretileri değiştirilip bozuldu. hak yolundan ayrıldı.
sonunu dini programlar gibi bitirdim ama (entry de çok uzun oldu muhtemelen) bütün diyeceklerim bu kadar. biraz kendi kafamda yaşadığım bir münakaşayı entrye dökmek gibi oldu.
eksikler vardır muhtemelen. benimki sadece üstten bir yorum oldu gibi.