bugün
yenile
    1. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İbrahim müslümanlık açısından haniflik, kurban, Kabenin inşa edilmesi, Nemrut'la mücadele ve nemrut tarafından atıldığı ateşte yanmama gibi hikayelerin sembol kişisidir. Kur'anda birçok ayette ismi geçer. Peygamber olarak kabul edilir ve Allah kendisine samimiyetinden dolayı "Halil" yani dost sıfatını vermiştir. Ayrıca, İbrahim Peygamber'in "Hanif" yani Allah'ın birliğine inanan, Allah'a ortak koşmayan biri olduğu özellikle belirtilmiş ve Onu sevenlerin de Allah'ı bir olarak bilmeleri ve Allah'a ortak koşmamaları istenmiştir. İbrahim'in Kabeyi oğlu İsmail ile birlikte inşa ettiğine ve insanları Hacca çağırdığına inanılır. İslam'da İbrahim'in gördüğü rüyayı oğlu İsmail'i kurban etmesinin istenmesi şeklinde yorumlayarak O'nu kurban etmek üzere götürdüğüne ve bu teslimiyetin Tanrı tarafından ödüllendirilerek kendisine bir melek eşliğinde gökten bir koç indirildiğine inanılır. Kur'anda çocuğun isimi verilmeden anlatılan bu hikâye Kurban Bayramlarında tekrar anlatılır. Bu konu Saffat Suresinde şöyle anlatılmaktadır: "Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla. Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.'' Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. Nihayet her ikisi de boyun eğip, İbrahim de onu yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: "Ey İbrahim! Gördüğün rüyayı yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız." "Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır." Biz, (İbrahim'e) büyük bir kurbanlık vererek O'nu kurtardık. Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. İbrahim'e selam olsun.(Saffat:100-109) İbrahim, Kur'ana göre Allah'a teslim olmuş (müslüman) bir haniftir. İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi. (3, 67) Kuran'da İbrahim'in, putperestlerle ve kendini ilah sayan Nemrutla yaptığı çetin mücadele anlatılmaktadır. Bu tartışmalarda ona cevap veremeyenler, onu ateşe atarak cezalandırmak istemişler fakat bunda başarılı olamamışlardır. Ateşin İbrahim için bir gül bahçesine dönüştüğü rivayet edilir.
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      gökten koç inmeseydi de oğlunu kesmezdi bence. kesmemeliydi yani.
      0inanç. - sari dayi 25.01.2016 01:37:15 |#3032901
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      aşırı aklıselim ve bilgili bir insandır kendisi. tek tanrılı bir dine inanıp ölümden sonra yeni bir varoluşu savunur.
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: abraham) tüm peygamberlerin geldiği soyun babası. (bkz: nuh) peygamberin torunlarından biri. hint efsanelerine göre kavmini alıp huzura yürüyen tanrı.
    5. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      -alıntı- kur’an’da 69 kez anılmaktadır. kur’anda geçen 4. sure onun adını almıştır. hz. muhammed’in büyük dedesidir. oğlu ismail ile beraber kâbe’yi yapmışlardır. nemrut tarafından ateşe atılmıştır. ancak o esnada ateş su olmuş ve allah onu oradan kurtarmıştır. insanlara, kurban kesmeyi ileten bir peygamberdir. -alıntı-
      1nemrut* - louis froziel 12.05.2024 14:12:38 |#4703109
    6. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kabri el-halil şehrindedir. hz. ibrahim ve zevcesi sare vefat ettikleri zaman makpela ismi verilen mağaraya defnedilmiştir. oğlu hz. ishak ve torunu hz. yakup'ta bu mağarada medfundur. hz. yusuf'un da burada defnedildiği rivayet edilmiştir. mağara bizanslılar tarafından bulunmuş ve üzerine kilise yapılmıştır. emeviler zamanında burada hz. ibrahim ve ailesinin kabilerlerinin bulunduğu anlaşılınca kilise yıkılarak cami yapılmıştır. camiye el-halil camii ismi verilmiştir.
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kabeyi oğlu hz i̇smail ile birlikte yapmıştır. ateşin yakmadigi iman. (bkz: hanif)
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      " ey ateş! i̇brahim için serin ve selamet ol! " dedik. 17/21/69 (bkz: enbiya suresi) (bkz: balıklıgöl)
    9. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇brahim'in haberini de oku onlara. hani babasına ve toplumuna şöyle demişti: "siz neye ibadet ediyorsunuz?" dediler: "birtakım putlara tapıyoruz. onların önünde toplanıp tapınmaya devam edeceğiz." dedi: "yalvarıp yakardığınızda sizi duyuyorlar mı?" "size yarar sağlıyor yahut zarar veriyorlar mı?" dediler: "hayır! ancak atalarımızı böyle yapar halde bulduk." dedi: "gördünüz mü neye ibadet ediyormuşsunuz!" "siz ve o eski atalarınız!" "şüphesiz onlar benim düşmanım. ama âlemlerin rabbi dostum." "o yarattı beni, o yol gösteriyor bana." "o'dur beni doyuran, suvaran." "hastalandığımda o'dur bana şifa ulaştıran." "beni öldürecek, sonra diriltecek o'dur." "din gününde hatalarımı affetmesini umup durduğum da o'dur." "rabbim, bana hükmetme gücü/hikmet bağışla, beni hak ve barış seven iyiler arasına kat!" "sonradan gelecekler arasında benimle ilgili doğru/isabetli bir dil oluştur." "beni, nimetlerle dolu cennetin mirasçılarından kıl." "babamı da affet. çünkü o, sapmışlardandır." "herkesin diriltileceği gün beni utandırma." "bir gündür ki o, ne mal fayda verir ne oğullar." "yalnız temiz bir kalple allah'a varan kurtulur." cennet takva sahiplerine yaklaştırılır. cehennem de şımarıp azanların karşısına getirilir. denir ki onlara: "o ibadet ettikleriniz nerede?" "allah'ın dışındakiler, size yardım ediyorlar mı? peki, kendilerine yardımları dokunuyor mu?" ardından onlar ve öteki azgınlar cehennemin içine tıkılmıştır. i̇blis orduları toplu haldedir. onun içinde birbiriyle çekişirlerken şöyle derler: "vallahi, biz açık bir sapıklığın ta içindeymişiz." "çünkü sizi âlemlerin rabbi'yle aynı düzeyde tutuyorduk." "bizi saptıran, o suçlulardan başkası değildi." "artık ne şefaatçilerimiz var, ne sıcak, samimi bir dostumuz." "keşke bir dönüşünüz daha olsaydı da müminlerden olabilseydik." kuşkusuz, bütün bunlarda mutlaka bir ibret vardır. ama onların çoğu müminler değil. ve kuşkusuz senin rabbindir o mutlak azîz, mutlak rahîm. şuara suresi/69-104
      0hocam bir şekilde bu entrye denk geldim size bir sorum olacak, i̇brahim peygamberin put kırması etik midir? diğer inançlara saygısızlık diye addedebilir miyiz? ya da bu tarz tavırlar dini açıdan ne kadar doğru şu an bunları düşünüyorum. :) - mumyax 04.05.2020 17:18:05 |#3776243
      0valla dürüst olmak gerekirse zor bir mesele bence. benim de net bir tutumum yok. i̇slam farklı inançlara bir noktada saygı gösterebilen bir din ama aynı zamanda anakronik bir ifade olacak ama modernist bir din. yani yeni bir söylemle dünyayı baştan kurma iddiasında olmuş her zaman. + - devriksekiz 04.05.2020 21:07:46 |#3776285
      0putların kırılması da biraz bu şekilde oluyor. ama hz.ibrahimin put kırması tam bir sokrates geleneği ayrıca. bunlar "şeytan icadı" diye kırmıyor da düştükleri saçmalığı gözler önüne sermek için kırıyor. belli bir amaca hizmet ediyor yani. o noktaya gelene kadar çok fazla sözlü tartışma da var. etik mi değil mi sorusunda kesin bir cevap veremiyorum ben. kusura bakma. :d - devriksekiz 04.05.2020 21:07:54 |#3776286
      butun yorumlari goster (6)
    10. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hayatı döneminin şablonu gibi bir şey. o ne demek oluyor? şöyle ki, kronolojik olarak bakarsak, putları kırması, tanrı'yı araması, oğlunu kurban vermeye kalkması vs. vs. (şu an aklıma gelen şeyler) döneminin adeta bir şablonu. şöyle ki, ibrahim gelene kadar anladığım kadarıyla tek tanrılı bir inanç uzun zamandır yok. ondan önce gelen peygamberler de olmuş ama etkisi ibrahim kadar olmamış demek ki. onun döneminde ciddi bir puta tapınma var. daha doğrusu tek tanrı diye bir inanç yok. tanrı nasıl bir tane olabilir? bir tane tanrı nasıl her şeye yetişebilir? hem de cinsiyeti de mi yokmuş? bize benzemiyor muymuş? o dönem için ciddi sorunlar bunlar. gelelim işin tanrı'yı arama hikayesine. önce yıldızlardan bahsediyor. ama sabah olunca sönüp gidiyorlar diye tanrı olamazlar diyor. sonra ay ve güneş geliyor sırayla. batan şeyleri sevmem, tanrı batmaz diyor. bu da demek oluyor ki, doğaya olan inanç, panteizm diyebiliriz buna sanırım, döneminde en az putlar kadar çok yaygın bir inanış şekli. anadolu'da bir uygarlıkta yaşadığı belli. zaten mekanı urfa'ymış. gelelim oğlunu kurban vermesine. bu da bir şablon aslında. allah'ın insanları kurban etmeyin, edecekseniz hayvan kurban edin amaçlı bir kurgusu diyebiliriz buna. çünkü malumunuz o dönemlerde ciddi bir insan kurban etme ritüeli vardı. şimdi buna ibrahim'in sarsılmaz inancı da diyebilirsiniz elbette ama ben olaya bu açıdan, daha geniş bir çerçeveden bakmak istiyorum. tabii ki işin içinde ibrahim'in sarsılmaz inancı da var ama asıl hikaye şurada. insan kurban etmeyin. insan kurban etmek, her zaman tercih edilmese de hititler'de bile görülen bir mevzu. açık açık bir kanıtı yok ama iması var diyeyim. uzun bir dönem de devam etmiş. neyse, gelelim mevzu bahis hikayeye. ilginçtir ki ibrahim'in hikayesi de bir hükümdarın, adı nemrut, gördüğü rüya ile başlıyor. rüya yorumcuları, rüyasının kavminden birisinin onun saltanatını bitireceği manasına geldiğini söyleyince klasik senaryo işleniyor. doğan bebekler katlediliyor. şimdi burada kısa bir es vereceğim. koca hükümdar olmuşsunuz gerçekten bebek katletmekten başka yaratıcı çözümler bulamayacak kadar sığ herifler misiniz kardeşim ya? biriniz de daha orijinal bir fikirle gelsin. neyse, nemrut, musa ve firavun'dan önce yaşadığı için bu mevzunun fikir babası sayılarak bu sitemden payına düşeni almasa da olur. devamm. ibrahim'in annesi hamile kalır. bu arada babası putperesttir. bazı kişiler üvey babası diyor ama o kadarını bilemicem. annesi, hamileliğini gizler ve doğum zamanı şehrin dışındaki bir mağarada bebeği doğurur, orada bırakır. her gün gider, besler, bakar vs vs. ibrahim büyür. tanrı'yı arama mevzusuna girer. denilen odur ki, o aslında en başından beridir allah'ı bilmekte idi ama şablonu yerine oturtmak için bu sorgulamayı yapmalıydı. onu da bilmiyorum. en sonunda doğadaki hiçbir şeyin inandığı allah'tan büyük olmadığını fark eder. onları da o yaratmıştır. gelelim putları yıkmasına. gider elinde balta ile hepsini kırar. sadece en büyüğünü bırakır ve baltayı onun boynuna asar. tabii sorgulamada bunu neden yaptın diye sorulunca, ben yapmadım, en büyük put yaptı, balta onda, gidin ona sorun der. onlar da ona, putların konuşamayacağını söyleyince sizinle konuşamayan, sizi duyamayan varlıklara niye taparsınız diye sorar. buradaki felsefeyi anlatacak donanımda birisi değilim. o yüzden yorum yapmıyorum. tabii nemrut her dinsiz imansız hükümdar gibi hadi ordan deyip ibrahim'i idam ettirmeye karar verir. malumunuz mancınıkla şehrin göbeğindeki ateşe atacaktır onu. ibrahim'in allah'a karşı olan sarsılmaz inancı ve güveni sonucu ateş suya, odunlar da balığa dönüşür. ya da gül bahçesine bilemiyorum. belki de bu semboliktir. bu hikayedeki anafikir, allah'a olan sarsılmaz güveniniz sizi yarı yolda bırakmaz demek. teferruata çok da takılmamak gerek. sonra bir mevzu oluyor sanırım, oraları bilmiyorum, ibrahim karısı sare ile mısır'a gidiyor. bu arada ikisinin de çocukları olmuyor. mısır'da da firavun, ibrahim 'in karısına göz koyuyor. ibrahim de bir sebepten dolayı karısını, kız kardeşi olarak tanıtıyor. firavun, hatun boştaysa ben alayım diyerek sare'yı haremine alamıyor ama ona dokunamadan başına bir sürü iş geldiği için sare'yi göndermeye karar veriyor. uğursuz bunlar diye düşünüyor. işte ibrahim'e para falan vermiş diyolar bilemiyorum, tevrat'a mı giriyor burası? o sırada sare'de cariyesi hacer'i, ibrahim'e hediye ediyor. çünkü çocukları olmuyor. işte, allah'a kurban edilecek olan ismail, hacer'den doğuyor. burada yine hem ibrahim 'in güveni test ediliyor hem de insanlara, insan kurbanı bitsin, hayvan kurban verin mesajı geliyor. mevzuyu biliyorsunuz, tam oğlunu kesecekken gökten cebrail ile bir koç iniyor, onu değil bunu kes diyor. burda bir de ismail'in de güveni test ediliyor bu arada. ne denir ona? allah'a olan teslimiyeti diyebiliriz sanırım. bizde şu sıralar o pek yok mesela. çoğumuzda. hikayeye devam. bu arada sare'de hamile kalıyor. (bkz: hz. ishak) ve hacer'i kıskanmaya başlıyor ve kocasından onu göndermesini istiyor. ibrahim, hacer ve oğlu ismail'i götürüp mekke'de bir çöle bırakıyor. (burada da bir allah'a teslimiyet mevzusu var ama ben nedense çok sinirlendim. yorum yapmak istemiyorum.) tabii allah onları orada koruyor, kolluyor vs. vs. kabe inşa ediliyor (kabe neden ve ne amaçla inşa ediliyor çok bilgim yok, birkaç tahminim var ama konu hakkında fazla bilgim olmadan bol keseden sallamak istemiyorum), sünnet olayı hz. ibrahim ile başlıyor (sünnetin amacını da bilmiyorum, araştırmak lazım) bildiğim kadarıyla namaz da hz. ibrahim ile geliyor. (sümerlerden kalma namaza benzer hareketlerle ibadet eden heykelcikler vardır. ibrahim de sümerler döneminde yaşamıştır. bunu hangi taraftan anlamak isteyen oradan anlar.) peygamberlerin babası olarak geçer. ishak'ın soyundan yahudilerin, ismail'in soyundan müslümanların geldiği söylenir ancak kuran der ki; "ibrahim, ne yahudi, ne de hıristiyandı; fakat o, allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi." bu şu demek. hristiyan ya da yahudi diye bir şey yok aslında. hep tek bir din vardı. o da her daim islam'dı. ama zamanla öğretileri değiştirilip bozuldu. hak yolundan ayrıldı. sonunu dini programlar gibi bitirdim ama (entry de çok uzun oldu muhtemelen) bütün diyeceklerim bu kadar. biraz kendi kafamda yaşadığım bir münakaşayı entrye dökmek gibi oldu. eksikler vardır muhtemelen. benimki sadece üstten bir yorum oldu gibi.
    11. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      allah’a şüphesiz inanmak başlığı sonrası bliss kardeşimle bu konu özelinde yeşilde biraz sohbet ettik. ona verdiğim örneğe burada da değinmek istiyorum. soru şuydu; dinde şüphe olur mu? . şahsi cevabım; dinde şüpheden kasıt tam olarak ne? bu husus kritik. Allah'ın Kuran'da şüpheyi bizlere güzel bir şey olarak sunduğu da var, konu doygunluğa ulaşmasına rağmen şüphede ısrar etmeyi çirkin bir şey olarak yerdiği de var. Yani sendeki şüphenin yeri, zamanı, dozu, konusu mühim. örnek vereyim, Hz. İbrahim'in yaşadığı süreç müthiş bir şüphe anlatısı. Allah bizlere orada şüphe ile yola çıkıp, kendimizden başka hiçbir şeyimiz yokken, bir başımıza Allah'a nasıl ulaşabileceğimizi gösteriyor. kullanmamız gereken iki şey var; aklımız ve kalbimiz. bu kadar. şüphe bu hususta bizim silahımız. zira biz hurafeleri de şüphe ile def etmekle mükellefiz. olay sadece hak yola girmek değil yani. diğer yolların hak olmadığını fark etmek lazım. bunun için de diğer yollara şüphe ile bakıp, hepsini birbiriyle mukayese edip, onlardaki noksanlıkları tespit etmek gerekiyor. alelade bir yolda değiliz, müslüman olmanın hakkını veren bir kimse isek en doğru ve en eşsiz yoldayız demektir. misalen mevcut hristiyanlığa şüphe ile bakıp onların isa'ya -haşa- tanrı dediğini görebilir, bunu da şirk olarak değerlendirebiliriz. şüphe ile çıktığımız yolda hristiyanlığın yozlaşmış olduğunu görebiliriz. veyahut şu anki yahudiliğe bakıp, mevcut tevrat'ın ırkçı olduğunu, faizin yahudilere serbest ama diğer herkese haram olduğunu vs. görüp; bu çifte standart içeren tutumun hak dine yakışmayacağını görebiliriz. şüphe burada bize lazımdır. (örnekler çoğaltılabilir.) lakin aynı bakış açısıyla islam'a bakarsak, hristiyanlığın düştüğü gaflete düşmediğini görürüz. Allah bir... ve Muhammed -haşa- tanrı değil, sadece onun elçisidir. veya İslam Tevrat'ın düştüğü gaflete de düşmüyor, Arap olanın Arap olmayandan herhangi bir üstünlüğü yok. üstünlük ancak takva ile mümkün. onun da tek karar merci Allah... bunlar hepimizin yapabileceği doğru şüphelenmelerdi. fakat bize bu öğretiyi gösterenler de peygamberlerdir. onların hayatından, şüphenin doğru kullanımına dair birkaç örnek vermek gerekirse; Hz. İbrahim başlı başına şüphenin vücut bulmuş hâlidir. fakat nereye kadar? Allah'a ulaşıncaya kadar... o noktadan sonra koşulsuz teslimiyet sergiliyor. öyle bir teslimiyet ki, İbrahim az daha öz oğlu İsmail'i kurban ediyordu Allah için. (daha doğrusu adağını... Allah vicdansız değil, İsmail'in canında gözü yok. İbrahim vakti zamanında oğlunu adak olarak adamıştı, Allah da İbrahim sözünde duracak mı diye imtihan etti. İbrahim sözüne bağlı kaldı, bıçak İsmail'i kesmedi...) sizce burada bir şüphe var mı? Kur'an'da şüphenin timsali olan adam İbrahim... fakat aynı İbrahim, görüldüğü üzere Allah'a teslimiyet konusunda da muazzam bir sınav vermiştir. bu ikisini beraber görmek lazım. şüphenin babası da İbrahim, teslimiyetin babası da İbrahim. ben sadece birini görmek istiyorum diyip işin içinden sıyrılamazsınız. Allah bizlere bu ikisini beraber gösteriyor. misalen Musa'da da var bu. firavun'un kendini tanrı sanmasından bıkıyor adam. şüphe ediyor. böyle tanrı olmaz diyor. akabinde kendisine vahiy gelince ve bazı mucizelere tanık olunca Allah'a koşulsuz şartsız kendini teslim ediyor, o ne buyurursa yapıyor. İbrahim'in verdiği sınavı Musa da veriyor. en zor anda, sonuna kadar teslim oluyor mu olmuyor mu diye imtihana tabi tutuluyor. Musa ise bu konuda İbrahim kadar net; peşinde firavun olan Musa ve yandaşları kapana kısılmıştır, herkes artık feveran etmektedir, can havliyle şimdi ne yapacağız Musa demektedir. o sırada Musa; --- spoiler --- Mûsâ: “Hayır, korkmayın!” dedi, “Rabbim elbette benimledir. Bana kurtuluş yolunu mutlaka gösterecektir.” - (şuarâ suresi 62. ayet) --- spoiler --- Musa şu noktada "demek buraya kadarmış..." diye düşünmüyor hiç. aklının ucundan bile geçmiyor. düşünse Musa olmazdı o, herhangi bir adam olurdu. bizlerin de herhangi biri değil, peygamberin izinden gidenlerden olmamız gerekiyor. . Kur'an'da şüphenin yerildiği yerlere gelince, ona da birkaç örnek vereyim, şüphe ne zaman çirkindir; "Rasûlüm! Bu konuda gerçek sana Rabbinden gelmiştir. O halde sakın şüphe edenlerden olma!" - (Bakara suresi 147. ayet) . "Bu konuda gerçek bilgi, sana Rabbinden gelmektedir; o halde sakın şüphe edenlerden olma!" - (âl-i imran suresi 60. ayet) . "Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah ve Rasûlü’ne iman ederler, sonra imanlarında en küçük bir şüpheye düşmezler, malları ve canlarıyla da Allah yolunda cihâd ederler. İman iddia ve ikrarında özü sözü doğru olanlar işte bunlardır." - (Hucurât suresi 15. ayet) . velhasıl; şüphe bize lazımdır. ancak tek şartla, şüpheyi peygamberlerin kullandığı gibi kullanmak lazımdır. aksi şüphe bize yaramaz, bize ihanet eder. sadece şüpheyle hiçbir yere varamayız, sadece teslimiyetle de olmaz. insana her ikisi de lazım, her ikisi de elzem.
      2Bence şüphe her zaman olmalı. Yazdıklarını dikkatlice tekrar okudum ama kafamdan "ya bu hikâyelerin hepsi uydurmaysa?" sorusu hâlâ çıkmıyor. - deusumben 12.05.2024 14:59:07 |#4703116
      1o zaman size şöyle bir izah bırakayım, kur'an'ın bu konudaki cevabını. vakti zamanında burada mehmet akif'in çok sevdiğim bir şiirini analiz ederken bu hususa değinmiştim. şurada; #4632555 - louis froziel 12.05.2024 15:05:03 |#4703119
      1"tehaddi ayetleri" diye maviş bir ibare var. onu bulun. onun 3-5 paragraf üstünden okumaya başlayın. Kur'an'ın neden uydurulamayacağının Kur'an'daki cevabına şahit olun. İnanıp inanmamak size kalıyor tabii. Fakat buna da bir cevap var yani. - louis froziel 12.05.2024 15:06:26 |#4703121
      butun yorumlari goster (4)